İÇ ORTAM HAVA KALİTESİ
İç Ortam Oksijen Ölçümü; Plazalar, iş merkezleri, AVM ler gibi toplu yaşam alanlarının inşaası esnasında binaların tasarımı, inşaatı, işletimi ve bakımı gibi farklı evreleri iç ortam hava kalitesini etkilemektedir.
İç Ortam Oksijen Ölçümü; Plazalar, iş merkezleri, AVM ler gibi toplu yaşam alanlarının inşaası esnasında binaların tasarımı, inşaatı, işletimi ve bakımı gibi farklı evreleri iç ortam hava kalitesini etkilemektedir.
İç ortam konforunun sağlanması, ASHREA tarafından uzun zamandır ele alınan bir konudur. İç hava kalitesi, yaşanan hacimlerde solunan havanın temizliği ile ilgilidir. Havasız koku içeren ortamlar sağlıksız olmamakla birlikte, kullanıcı konforunun azalmasına çalışma performanslarının düşmesine neden olmaktadır.
• Gözlerde yanma,
• nefes alma güçlüğü,
• göğsün sıkışması,
• hava yoluyla yayılan hastalıklardaki artış,
üzerinde yoğunlaşılarak çalışılan diğer konulardır. Kronik ya da sonradan ortaya çıkan sağlık sorunları, genelde ilk aşamada teşhisi güç, ya da yıllar sonra ortaya çıkabilen özelliklerdir.
HASTA BİNA SENDROMU NEDİR
Hasta Bina Sendromu, görünür hiçbir hastalık nedeni olmayan bir binada, sakinlerin sadece binada geçirdikleri zamana bağlantılı olarak sağlık ve konfor şikâyetleri olmasına verilen isimdir.
Araştırmalar, düşük hava kalitesi ile bazı kullanıcıların karşılaştıkları akut veya kronik sağlık sorunları arasında bağlantı olduğunu göstermektedir. Karşılaşılan sorunların yarıdan fazlası, yetersiz ya da uygun olmayan havalandırmadan ve ısıtma, soğutma, iklimlendirme sistemlerinin eksikliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu koşullar, kullanıcıların nedeni kesin tanımlanamayan sağlık sorunları ile karşılaşmalarına neden olmaktadır. Bu kavram Hasta Bina Sendromu olarak tanımlanmaktadır.
İÇ HAVA KALİTESİNİ BOZAN ETKENLER
İş merkezleri ve plazalar gibi alanlarda bulunan ofislerde iç hava kalitesini bozan ve kirlilik oluşturan zararlı maddeleri ancak çeşitli gruplar altında toplayarak tanımlamak mümkündür. İç hava kalitesinin bozan kirletici grupları şöyle sıralanabilir.
İÇ HAVA KALİTESİNİ BOZAN ETKENLER
İş merkezleri ve plazalar gibi alanlarda bulunan ofislerde iç hava kalitesini bozan ve kirlilik oluşturan zararlı maddeleri ancak çeşitli gruplar altında toplayarak tanımlamak mümkündür. İç hava kalitesinin bozan kirletici grupları şöyle sıralanabilir.
• Hava Akım Hızı, Solunan havadaki karbondioksit oranı
• Koku Mikroorganizmalar
• Nem
• Organik buharlar
• Toz ve partiküller
• fazla sıcak ve çok soğuk ortamlardan dolayı yaşanan termal konfor sorunu
HAVALANDIRMA ORANINI ARTIRMAK
Bir Binada kirlilik oranını düşürmek için havalandırma oranlarını ve hava dağıtımını artırmak, genellikle maliyeti çok yüksek bir işlemdir. Ancak iç hava kalitesinin sağlanması açısından havalandırma kilit parametredir.
HAVALANDIRMA ORANINI ARTIRMAK
Bir Binada kirlilik oranını düşürmek için havalandırma oranlarını ve hava dağıtımını artırmak, genellikle maliyeti çok yüksek bir işlemdir. Ancak iç hava kalitesinin sağlanması açısından havalandırma kilit parametredir.
Binaların havalandırma sistemleri tasarımı, yerel bina standartlarını karşılayabilecek şekilde yapılmalıdır. Gerektiğinde inisiyatif kullanılarak standartların üzerinde havalandırma yapılması öngörülebilir. Binada yüksek kirletici madde kaynağı çok kuvvetli olduğu hallerde yerel egzoz sistemi kirli havanın atılması için çok önemlidir. Kirli havanın belli bölgelerde yoğun olarak toplanmış olduğu dinlenme, fotokopi ve baskı odası gibi odalarda yerel egzoz sistemi kısmen de olsa kullanılabilir.
TESİSATTA LEJYONELLA POTANSİYELİ OLAN YERLER
Binalardaki klima tesisatında karşılaşılabilecek tipik tasarım sıcaklıkları göz önüne alındığında, lejyonella için en uygun büyüme oranı :
• Soğutma kuleleri
• Buharlaşmalı kondenser
• Nemlendiriciler (özellikle sulu tip) olarak sayılabilir
Soğutma kuleleri ve buharlaşmalı kondenserlerden kaynaklanan aerosollerin uzun mesafelere taşınabildiği ve hastalığa neden oldukları bilinmektedir. Sulu tip nemlendiriciler ciddi risk kaynağı oluşturabilir.
GÜRÜLTÜ (DESİBEL)
Gürültü genel olarak istenmeyen ve rahatsız eden ses olarak tanımlanır. Sağlıklı bir insan kulağı 0dB – 140dB arasında bulunan ses şiddetine karsı duyarlıdır. Ayrıca 3000-4000Hzn frekans ve 60-90dB ses basıncı aralığı insan kulağının en duyarlı olduğu aralıktır.
Ofislerdeki gürültü duyma kaybına sebebiyet verecek kadar fazla değildir. Ancak endüstriyel ortamda gürültü sebebiyle duyma kaybı söz konusudur. Gürültü insan üzerinde fizyolojik ve psikolojik olmak üzere iki türlü etkide bulunur. Call Center ofis alanlarında gürültü ve ses ölçümü önem aretmektedir.
Gürültünün Fizyolojik Etkileri: Ofislerdeki gürültü insan sağlığına fizyolojik olarak veya duyma kaybına sebebiyet verebilecek büyüklükte ve şiddette değildir.
SICAKLIK, NEM VE HAVA AKIM HIZI (TERMAL KONFOR ŞARTLARI)
Çalışılan yerlerde iç hava kalitesinin insanların sağlığı ve verimi ile doğrudan ilişkisi nedeniyle günümüzde önemi artmaktadır. Bu bakımdan çalışanların günün en az sekiz saatini geçirdiği ofislerdeki termal konforun sağlanması son derece önemlidir. İç ortam sıcaklığı, ısıl konfor şartlarından en önemli parametredir. İç ortam sıcaklığı kış ve yaz durumuna göre insanların kendilerini rahat hissedecekleri bir düzeyde olmalıdır. Sıcaklık ne çok düşük ne de çok yüksek derecelerde olmalıdır. Yaz şartlarında iç hava sıcaklığı daha çok dış sıcaklığa göre seçilmesine rağmen, kış aylarında iç ortam tasarım sıcaklığı ortamın kullanım amacı ve tipine göre belirlenmektedir. Birçok insanın rahat olarak çalıştıkları ortam sıcaklığı 20-26 °C’dir.
İç ortamdaki nem miktarı ısıl konforu belirleyen diğer faktördür. Normalin üzerindeki nemli ve sıcak hava, sıkıntı veren havadır. Düşük nemde ise burun, göz ve ağızda kuruluk olur ve vücut hızla su kaybettiğinden, sık sık su içme ihtiyacı hissedilir. İç ortam bağıl nem değerinin %30- 70 aralığında olması önerilmektedir. Esasen iç ortamın sıcaklık ve bağıl nem değerleri birlikte düşünülmesi gerekir. Bundan dolayı, sıcaklık ve bağıl neme göre konfor bölgeleri, yaz ve kış durumu için belirlenir.
Çin’de yapılan bir araştırmaya göre termal konforun sağlanması için ofis ısısının en az 26 °C olması gerektiği saptanmıştır. Başka bir çalışmada az enerjili serinletme sisteminin çalıştığı bir ortamda ofis içi sıcaklık değerinin ortalama 23 °C ve nem oranının %55 olması gerektiği belirlenmiştir. ABD ASHRAE standartlarına göre ideal şartlar için sıcaklığın 20-25,5 °C, nemin ise %30-60 arasında olması gerekmektedir. Vücut yüzey alanı ve üzerimize giydiğimiz kıyafetler de çalışma ortamında ısıl konfora etki eden faktörlerdendir. Ayrıca günlük yapılan aktiviteler de ısıl konforu etkilemektedir. Oturur durumda ve ayaktayken vücut ısısı değişmektedir. Örneğin vücut ısısı ayağa kalkma halinde 0,85 °C, odada sakince dolaşma durumunda ise 3,4 °C artmaktadır.
Verimli ve sağlıklı bir işyeri ortamında ideal hava akımı 150 mm/sn civarında olmalıdır. Bu akım 510 mm/sn düzeyine çıktığında ortam “esintili”, 100 mm/sn düzeyine düştüğünde ise ortam “havasız” olarak nitelendirilir.
AYDINLATMA (AYDINLIK DÜZEYİ)
Ofislerde aydınlatma ihtiyacı, yapılan isin gerekliliğin göre değişmektedir. İhtiyacımız olan aydınlatma iki yol ile sağlanır: Doğal ışık ve yapay ışık. Yeşil binaların arttığı ve enerji tasarrufunun çok önemli olduğu günümüzde doğal aydınlatmanın önemi büyüktür. Ofis mimarisi doğal ışıktan maksimum yararlanacak biçimde tasarlanmalıdır.
Yapay aydınlatmaya göre daha fazla aydınlatma şiddetine sahip olmasından dolayı gün ışığının insanlar üzerinde birçok olumlu etkisi bulunmaktadır. Güneşli bir günde açık havada aydınlatma şiddeti 100.000 lüks, gölgede ise 10.000 lüks değerinde olabilmektedir. Yapay aydınlatma ile işyerlerinde genellikle 500 lüks civarı aydınlatma şiddetine ulaşılabilmektedir.
İşyerlerinde sağlanan aydınlatmada ışığın gözü rahatsız etmeyen bir konfora sahip olması ve dengeli bir dağılımı gereklidir. Çalışılan plan veya projenin yanına masa lambası konulması gibi doğru noktalara ışık odaklaması uygulanmalıdır. Düşük kontrastlı ışık kullanarak çalışanların performansını düşürmemek gerekmektedir. Işığın yansımaları doğru kullanılmalı tavandan, duvardan, yerden veya masalardan ne kadar ışık yansıtılacağı iyi hesaplanmalıdır. İşyerlerinde aydınlatma için kullanılan ışık göz kamaştırmamalı, doğru renk ve ton seçilmeli, floresanda olduğu gibi kırpma olmamalıdır. Toplam aydınlatma hesabı yapılırken gün ışığı da dikkate alınmalıdır.
Aydınlatma tipleri doğrudan ve dolaylı olarak ikiye ayrılmaktadır. Doğrudan aydınlatma bir yüzeyin bir kaynaktan düz bir hat üzerinde gelen ışık ısınları ile aydınlatılmasıdır. Doğrudan aydınlatma lokal olarak yüksek lüminesans oluşturmakla birlikte ışığın geliş yönünde bulunan nesnelerin arkasında koyu gölgeler oluşturmaktadır. Çok yüksek lüminesans gözde kamaşma (glare) yaratır, rahatsızlık vericidir.
Doğrudan aydınlatma işyerlerinde özellikle kalite kontrol isleri gibi yüksek düzeyde görünürlük gerektiren isler için kullanılmaktadır. Dolaylı aydınlatma ışık akısının en az %90’nını tavana veya duvarlara dağıtan ve bu yüzeylerden geri yansıyan ışık ile aydınlatmadır. Enerji verimliliği açısından duvarların ve tavanın açık renklere boyanmış olması gerekmektedir. Dolaylı aydınlatmada dağınık ışık oluşmakta ve gölgeler oluşmamaktadır. Genelde yüksek aydınlatma şiddeti yaratarak kamaşma riskini en aza indirir ancak ofislerdeki parlak duvar ve tavanlar ekranlar yüzeyinde yansımaya neden olarak “rölatif” kamaşma oluşturabilir.
Çoklu çalışma ortamında, ofis çalışanları arası enerji alışverişinin amaçlandığı açık ofis sistemlerinde genel aydınlatmanın yanında kişisel aydınlatma da kullanılmalıdır. Genel aydınlatmada tercih edilecek sarkıtlar da kişisel çalışma bölümlerine direkt ışık verebilen uygun seçimler arasındadır. Masalara yakınlaştırma olanağı bulunan sarkıtlar, ek bir çalışma aydınlatması ihtiyacını ortadan kaldıracağından, daha ekonomik bir seçim olacaktır.
Aydınlatmada ışığın yansıması da önemlidir. Renkler yansıma düzeyinin belirlenmesinde önemli rol oynar.
Beyaz %75 ve daha fazlasını
Açık renkler %50-75 arası (azalan soğuk renkler)
Orta renkler % 20-50 arası (parlak sıcak renkler)
Koyu renkler %20 veya daha az miktarda ışığı yansıtırlar.
Tablo 4.’te çalışanların kullandığı bazı mekanların aydınlatma şiddeti gösterilmiştir.
Tablo 4. Mekanlara Göre Aydınlatma Şiddetleri
Mekan Aydınlatma Şiddeti(Lux)
- Bekleme Salonları 300 lux
- Açık Ofisler 750 lux
- Toplantı Odaları 500 lux
- Ofisler 500 lux
- Rutin ofis isleri 400 lux
- Kötü kontrastta çalışma 600 lux
- Genel arka ışık 160-240 lux
- İşyerindeki açık alanlar, geçitler 20 lux
- Yol ve merdivenler 50 lux
KİMYASALLAR
Ofislerde yazıcı ve kartuş tonerleri, temizlik maddeleri, piller, tüpler, yapıştırıcılar, mürekkep ve ofis malzemeleri gibi çeşitli kimyasallar kullanılmaktadır. Tüpler, yapıştırıcılar, mürekkep ve ofis malzemeleri kullanılan başlıca tehlikeli maddelerdendir.
Ayrıca ofislerde en sık kullanılan elektronik araçlardan olan fotokopi makinası ve lazer yazıcılar ozon salgılamaktadır. Ancak bu tür maddeler tehlikeli olmasına karsın maruziyet riskinin düşük olması nedeniyle pratik olarak zararsız kabul edilebilirler.